PanyalıBasket

20 Ekim 2012

HAYATTA KALDIK

Slovenya macerasının pek sıkıntılı geçeceğini düşünmüyordum. Fakat yolculuğun başından itibaren öyle şeylerle karşılaştık ki iş iyiden iyiye bozulmaya başlamıştı. Evet, Sato olayından başlayalım. Öncelikle olayın kesinlikle Olimpija kulübü ile bağlantılı olduğunu zannetmiyorum. Avrupa’nın merkezinde –HANGİ AMAÇLA ÜLKENE GELDİĞİ BELLİ OLAN- bir insanı ülkene kabul etmiyorsan, yaptığın adiliktir, korkaklıktır. Sloven yetkililer bu skandalı nasıl temizleyecekler diye düşünmüştüm fakat herhangi bir yaptırım olmamış olacak ki Sato bugün tıpış tıpış Türkiye’ye geri döndü. Bu adam İtalya’da, Yunanistan’da oynarken hiç böyle sıkıntıya düşmemişti. Türk yetkililer şapkalarını önlerine koyup düşünseler iyi olacak! Bu sadece Sato’ya yapılmış bir terbiyesizlik değil aynı zamanda Türkiye’ye yapılmış bir terbiyesizliktir. Neyse bunun dönüşü de var diyeceğim ama bizim yetkililerimiz onları çiçeklerle karşılayacaktır!

Bu çirkin, kabul edilemez olayı bir kenara bırakıp maça dönelim. Salonda başta düşünmediğim, gergin bir atmosfer vardı. ( Mike Batiste’in geçmiş senelerde yaptığı hareket, Emir Preldzic’in Bosna Milli Takımını seçmesi vs. nedenlerden dolayı. ) Bizim takımda olaylardan etkilenmiş olacak ki maça iyi başlayamadı. Özellikle bazı oyuncuların henüz hazır olmaması bizim dengelerimizi fazlasıyla sarstı. Bir de işin içine henüz oturtamadığımız takım savunması girince ilk yarı potamızda 46 sayı gördük. Maç öncesi yazımda yüzdeli atamayacaklarını söylemiştim, kısmen de olsa tahminim doğru çıktı. 2. Yarı savunmamızı biraz sertleştirdik ve sadece 29 sayı yedik. Maçın kırıldığı son çeyrekte Bo’nun sakatlanması 2-3 dakika kriz yaşamamıza neden olsa da oyuna giren Barış harika bir 5 dakika oynadı ve maçın kopmasını sağladı.

Birkaç oyuncu üzerinde özellikle durmak istiyorum. Mike Batiste, David Andersen, Oğuz Savaş ve Bojan.

Batiste; Bazı anlarda öyle savuma hataları yaptı ki, ( tamam savunma takım işi, 1 kişi bile aksatsa olmaz ama ) kendisinin klasına hiç yakıştıramadım. Hücumda da çok dışarıda kalıyor, Pianigiani’nin ondan bu şekilde oynamasını istediğini hiç zannetmiyorum. Bunlara rağmen +11 verimlilik puani ile oynamış.

Andersen; Takıma katıldığından beri alışma sürecini atlatamadı, çok güvendiğim bir oyuncu ama bugün de istenilenden çok uzak bir oyun sergiledi. -2 verimlilik puanı da bunun açık göstergesi. Ama toparlayacaktır. Biraz daha zaman.

Oğuz; Kötü oynadığı zamanlarda gerçekten hiç çekilmiyor, sırtı dönük hucümü Avrupa’da en iyi uygulayan oyunculardan birisi ama bugün o silahını sadece 1 kez denedi. O da diğer 2 uzunumuz gibi günün kötülerindendi. -1 verimlilik puanı.

Bojan; Sato’nun yokluğunda en fazla süre alan oyuncumuzdu. Sahada kaldığı 34 dakika içinde kendine yakışmayacak hatalar yaptı. Tamam hücumda her zaman belli bir seviyenin üstünde oynuyor ama savunmadaki eksikliği bize çok pahalıya patlayabiliyor. Verimlilik puanı +15.

Verimlilik puanlarını vermemin nedeni takımın önemli oyuncularının ne yaptıklarının daha net belli olmasıydı.

Kolay geçmesini beklediğim deplasmandan bazı nedenlerden dolayı zor da olsa galip gelerek dönmek güzel oldu. Takım iyi olmadığı zamanlarda da kazanabileceğini bizlere göstermiş oldu. Bunda da Pianigiani’nin son çeyrekte olaya ağırlını koyması büyük etkendi.

Maçın hakem triosuna da değinmek istiyorum. Birçok kişi Euroleague’i var olan sertlik düzeyinden dolayı takip ediyor. Yalnız kendileri çaldıkları saçma sapan düdüklerle bu oyuna tadı veren sertliği gölgede bırakıyorlar. O veya bu takıma haksızlık yapıldı demiyorum fakat bana göre oyuna saygısızlık yapılıyor. Neyse ilerleyen turlarda böyle maç yönetmeye devam ederlerse o düdüklerini bir süre asmak durumunda kalabilirler…

Son olarak ilginç anılarla dolu olan bir deplasmandan galip dönmek çok güzel oldu. 2-0 ile de grupta liderliğe yükseldik. Tebrikler Bo, tebrikler Pianigiani, Tebrikler Fenerbahçe…

Not: Bo McCalebb’in durumu ciddi değilmiş. Kendisini Real Madrid maçına yetişecekmiş.

 

WordPress.com'da Blog Oluşturun.